8 Aralık 2021 Çarşamba

TEKTANEM




6 Aralık 2021 Pazartesi
Gece 3:28


Merhaba Tektanem. Venüs’üm, Helen’im, Leylam, Havva’m, Eva’m, Kleopatra’m, Nefertiti’m, Juliet’im. Merhaba Sevgilim.



Başlangıçta hiçbir şey yoktu.
Gözlerin yoktu, ellerin yoktu, ben yoktum,
Sonra sen geldin;
Ve bir başlangıç oldu...


(GENESİS’İM ❤️)
*Tevrat’ın “Yaratılış/Başlangıç” bölümü.



Sen gelmeden önce ben buzlar içinde uyuyan bir Prens’tim. Donmuştum. Günler donmuştu, aylar donmuştu, mevsimler donmuştu. Sonra sen geldin ateşim. Ve ben kurtuldum. Zerdüşt’ün ateşi neden kutsal kıldığını anlıyorum artık. Saf ve ışık dolu olduğu için. Ellerin Kutsal Kitap Avesta kadar mukaddes, sıcak, sevecen, şefkatli, ve güzel. Ellerin Mecusilerin binlerce yıldır yanan ateşi. Ellerin aşkın ta kendisi. Sev beni.



Eski Mısır’dan bahsediyordun geçen seferki konuşmamızda. Biliyorum kıpır kıpırsın, merakla ve tarihle dolusun. Sen hiyeroglifler kadar gizemlisin Kar Tanem. Köleler seni okuyamaz. Bugün bile kullandığımız alfabenin birçok harfi Antik Mısır’dan gelir. “B” harfi ev sembolünden alıntıdır misal. Ve şöyle diyor Eski Mısır’da bir söz: “Oklarınızı Babil Kulesi’nin tepesinden bile fırlatsanız yine de Tanrı’ya ulaştıramazsınız...” Nefertiti’tiyi hatırladım sonra Kraliçem. Nefertiti sensin. Nefertiti (Güzel Olan Geldi / Güzellik Geldi) demektir. Hoşgeldin Hayatımın Güzelliği... Hoşgeldin Hayatımın Mavisi ve Yeşili... 


 


Zaman her şeyi getirir. 
Zaman...
Zaman gerek...
Tekrar şarkı söyleyebilmek için...
Sana dair...
Bir düş kurabilmek için...
Bir düş...
Dinleyebilmek için...
Zaman...
Zaman gerek...
Seninle DÜŞ olabilmek için...


[Küçük Prensin /Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi]








BÜYÜLÜ DAİRE





8 Aralık 2021 Çarşamba


Gece 00:33


Seni düşündüm... 
Bir sokak lambası kendiliğinden titreyerek yandı. Yağmur vardı. “Fiat Lux” (Işık Olsun) Let there be light. Dixitque Deus: “Fiat lux”. Et facta est lux.






Merhaba Sevgilim. Uyuyorsun. Ve sen uyurken kahkahalarını düşündüm. Yaramazlıklarını ve sevinç dolu sözlerini. Kulaklarımda hâlâ tatlı bir melodi. Gülüşmelerimiz... Deniz kızlarının (Sirens) şarkı söylemesi... 




Merhaba Sevgilim. Farsça “merhaba”; «benden sana zarar gelmez demektir» Merhaba sevgilim. Bütün dillerde sana selam, ve merhaba.



Ve sen uyurken kahkahalarını düşündüm. Sesin aklıma büyü yapmıştı. Aşk Büyüsü. Ve Homeros’u anladım. Odysseus’u. Zamanın durduğu o adayı ve Beyaz Cadı’yı. Beyaz Cadı sendin. Güzel yüzünle ve iyilik dolu kalbinle beni kendine âşık etmiştin. Öylesine güzel ki yüzün / Aşk bile sana âşık sevgilim. Rumi’yi anladım sevinçten. “Hayretten bile hayret edersin...” diyordu. Sen gülerken sevinçten; “hayretten bile hayret ettim...” Ara sıra o tatlı, şımarık sesinle “Deli!” diyorsun ya sarılarak boynuma: “Evet, ben «Mavi Boncuk» bulmuş bir Deliyim.” Dünya çamur ve pislikle dolu Sevgilim. Ve ben, bu çamur dolu olan yerde “Mavi İnci” bulmuş bir Deliyim. Mavi İncim benim. 





Artık emindim. Dünya sesimizin tekrar yankılanıp bize çarpacağı bir dağdı ve karşıma çıkan her şey benim kalbimin güzelliğinden kaynaklanırdı. 


“Hayat bir halüsinasyondur...
Gerçek olan tek şey senin inancındır...” (Gizler Prensi)



Geçen seferki sohbetimizi hatırladım. Bana Hristiyan olup olmadığımı soruyordun. “Ben bütün dinlere aidim...” Cibran’ı hatırlattın aşkım: “Birtanem, ben seni putuna diz çökerken de severim, kilisende gözlerini kapatıp dua ederken de, caminde secde ederken de... Ben seni inanıyorken de severim inanmamaya inanıyorken de severim... Çünkü benim dinim Ruh’tur, Hissetmektir...” 


Hissetmek benim için her şeydir...



Saat gece 2:8 olmuştu çiçek yüzlüm. Yaz Mevsiminde açan Nar Çiçeklerini andırıyordu yüzün. Ve uyuyordun... 5033 yaşında olduğumu söylediğimde “biliyor musun?” diyordun; sokularak, gözlerime bakıp: “bazen inanıyorum sana...” o sıcacık ses tonunla... 
[Bayılıyorum sana...]






Ben bir Savaşçıydım. Eski Bir Şövalye. Ortaçağ’da Büyülü Bir Daire çizip, gece tehlikeli ve karanlık ormanlarda; dairenin ortasında güvenle ve huzurla uyuyan bir Keşiş. Savaşçı Keşiş. Ve sen uyurken aynı Büyülü Daireyi çizdim etrafına. Hiçbir kötülük ulaşamaz sana. Dudaklarımla, sıcak ve pürüzsüz tenine; kalıcı olarak yazdım Kalp Atışım; bütün mukaddes, eski, ölümsüz ve kadim sözcükleri... Dixi / In girum imus nocte et consumimur igni / I tego arcana dei / Tego arcana Dei / Manus Dei / Non nobis, Domine, non nobis, sed Nomini Tuo da gloriam / Non nobis, Domine, non nobis, sed Nomini...




Hükümranın İncisi... Gönlümün Tanesi, Tek Aşkım, Tek Gerçeğim, Cennet Meleğim, En Güzel Hayalim... Artık bütün geceler ve gündüzler boyunca, başta Paris’teki Notre-Dame Katedrali’nin üzerinde bulunan “Gözcüler” olmak üzere bütün dünyadaki “Koruyucu Ruhlar, Canlanan Kanatlı Heykeller, Görünmezler, Ve bütün diğerleri” Özel Muhafızın olacak senin.




Bana; “kimsin sen?” diye soruyordun. “Ben; Benim...” “Ben Senim...” “Ben; Sen, Sen Olduğun İçin Benim...” Bana dokunmak istediğin zaman kendine dokun. Beni okşamak istediğin zaman kendini okşa. Uyuyorsun... Dudaklarından öpüyorum... Seni Seviyorum...

(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)







4 Aralık 2021 Cumartesi

BAHAR KADINIM


4 Aralık 2021 Cumartesi


Özlemsin Sen...
Ve onu dindiren...
– Rückert


Uyandım. Bugünümdün sen, yarınım. 
Uyandım, kokunla, sıcaklığınla, aşkla. Kozasından çıkan bir kelebek gibi. Hatırlamıyordum senden öncesini. Çiçekler beni çağırıyordu.


Bir başka hayatı yaşamaktır seni sevmek
Bambaşka bir hayata uyanmaktır seni sevmek


Uyandım senle. Tenin, detaylarda gizli olan bir büyüydü. Öptüm her santimetrekaresini sırtının. Sarıldım. Her şey yepyeniydi. Her şey değişmişti. Asırlar geçmişti. Yedi Uyurları anladım. Ashâb-ı Kehf’i. Mağaradaki o gençleri. Uyandım mucizelerle. Kendi zamanımın çok ötesinde.



Senle olmak zamana meydan okumaktır
Senle olmak Tahtında Bütün Kudreti Ve Görkemi İle Oturan Tanrı’yı anlamaktır


Sevgilim İncil haklı: “Dağların üzerine kurulan kent gizlenemez...” Dağların üzerine kurulan kentim benim. Gözleri ışıktan yaratılan meleğim. Gökkuşağı gönderdim sana, yağmur kuşağı, 7 renk, 7777 renk. Hayat sana güzel davransın aşkım. Eğer sana kötü davranacaksa bana kötü davransın ama yeter ki sana güzel davransın. 


Sürgün Edilen Meleği anladım. Lucifer’i. Işık Getiren’i. Bir efsaneye göre Tanrı’yı herkesten çok sevmiş. Ve paylaşamamış kimseyle. Kıskanmış. Ve sadece o sürgün edilmeye razı olmuş. Hayat sana güzel davransın küçük dünyamın büyük harikası. Hayat sana güzel davransın. Beni sürgün etsin. Ama seni hiç üzmesin. Kıyamam sana. Senle Ben... / O eski efsanelerden geriye kalan ateş gibiyiz / Sonsuz güzel yıldızların içinde, sonsuz kere sonsuz gizemler içindeyiz

Bahar Kadınım... Benim Yasak Elmam. Adem’i anladım. Yaratılan Adamı. Allah Adem’in içine ruh üflemiş. Ve birden; o topraktan yapılma şekil uyanmış. Seninle can buldum... Ruhum... İçimde sen varsın. Sen yani Ebedi Hayat. Benim Huzurum... Tutkum... My Passion... My Religion... Mutluluğum... Dünyadaki bütün güvercinler kanat çırptı birden. Güneş Güldü görünce güldüğünü. Ve ben de gördüm. Güneşlerin Güneşi. Ben de güldüm. Sonsuz öperek seni... Işıkla kal...


Küçük Prensin (The Little Prince)

[Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi - Prince of Secrets]




Sayfaları rüzgârda açılan bir kitap gibi sevgilim yüzün
Bir Meltem...
Ve sayfalar dans ediyor, titriyor rüzgârda, sayfalar bayraklar gibi dalgalanıyor, aşk bayrakları, şarkı söylüyor kelimeler
Kelimeler canlanıyor
Deniz ve dalga sesleri...
Ferah bir özgürlük
Pırıl pırıl bir sahil
Sayfaları rüzgârda kendiliğinden açılan bir kitap deniz kenarında..
Kendini duyuyor musun? ❤️








30 Kasım 2021 Salı

SARIŞIN CENNETİM


30 Kasım 2021 Salı 
Gece 1 

Fotoğrafına baktım. Bir Marilyn Monroe şımarıklığı kadar güzel, tatlı, sevecen yüzüne bir kez daha âşık oldum. Defalarca aşktın sen. Anladım. 



Zaman durdu. İlk kez güneş saatlerinin üzerine yazılan antik yazıyı anlamadım: “Tempus Fugit” (Zaman Geçer) Zaman geçmiyordu. Yüzün zamanı durduruyordu. Öpsem sonsuzluk dudaklarıma geçecekti. Öptüm fotoğrafını.



Bir çocuk oldum sonra. Mutluluktan yıldızlara zıplayan kıpır kıpır bir çocuk. Nietzsche’nin “en güçlü” dediği şey. Ruhun Üç Dönüşümü’nde bahsettiği çocuk. Küçük Prensin. Yüzüne Tanrı dokunmuştu Sevgilim. Yüzün... Benim Şiirim...



Ve dudakların bir kilitti. Ve dudaklarım bir anahtardı. Hayal ettim: Siyah ve beyazdık seninle. Yin ve Yang’tık. Alfa ve Beta’ydık. Androjen ve Protector. Eksi ve artıydık seninle. Gece ve gündüz, aydınlık ve karanlık, büzüşme ve yayılma, soğuk ve sıcak, ön ve arka, iç ve dış, usul ve ani, yakın ve uzak, kısa ve uzun, ham ve olgun. İstedim seni o an sevgilim. İç içe geçtik. Anahtar ve kilittik. Öpüşmek dudaklardan ruhun tadına bakmaktır. Dudaklarından... 😘💋



Ve gece devam etti sana yazarken. Gece Gizemdir. Bir Bilmecedir. Gece sorular soran bir Sfenkstir. Soruyu bildim. Tenindeki hazineye eriştim. O sımsıcak tenin... Sert ve kuru yerde uyuyan Budistleri anladım ilk kez gerçekten. Kollarında bir gece uyumak için Budistler gibi aylarca, yıllarca cefa çekerdim sevgilim. Tekrar tekrar doğuşum. Nirvanam benim. Lotus Çiçeğim. Budizm’in Kutsal Çiçeğidir Lotus. Bazen ruhun gibi bembeyazdır. Bazen saçların gibi ipeksi ve kanarya sarısı. Renklerin Tanrıçası. Botanik olarak mucizevi bir çiçektir Lotus. İçeriğindeki özel bir sıvı sayesinde çamur akan taşkın bir nehre dahi atılsa diğer ucundan tertemiz olarak çıkar nehrin. Hayat bir nehirdir Mavi Meleğim. Sen de nehrin diğer ucundan tertemiz çıkan kutsal bir çiçek...



Bir bebek gibi yüzün. Uyuyorsun. İzliyorum... Sen uyuyunca rüyalar uyanır. Düşlerimsin, her cümlem, her sözcüğüm her hecem. İyi Geceler Güzel Gecem... 

(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)




24 Eylül 2021 Cuma

HAYALET KALP VE RÜYA KRALI


Kadın dedi ki: “Gözlerin açıkken gördüğün rüyalara inanır mısın? Ben nasıl bir rüyayım ki?” Ve adam bir şiir okudu kadına:
Sen cennette görülen bir rüyasın
Sürekli koşan birini yakalamak gibi sevimli
Kıpır kıpır bir ruh
Bazen gizemli
Sen sarhoşluksun
Rüya içinde rüya
Gizemler içinde gizem
Gelecek...
Sen gözlerimi kapadığımda arzular uyandıran bir çiçek
Kokladıkça sonsuz ahenk
Her seferinde başka
Her seferinde rüya
Sevdam...
Biz uyuyunca rüyalar uyanır 
RÜYAM.

(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)



 

29 Ağustos 2021 Pazar

I AM THAT I AM


“Ben; Sen, Sen Olduğun İçin Benim.” 

(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)

DİRİLİŞİN AYDINLIĞI «GİZ’E...»



Bir düş ne kadar güzel olabilirdi?
Bunu, ilk seni görünce anlamıştım.
Sana "merhaba" demeye korkmuştum.
Bu bir şeye gerçekten âşık olmak istediğimizde duyulan ürpertidir.
Yani sevgimde tıpkı savaşlarım gibi cesaretten geçiyordu.
Neden gökyüzüne baktığını hiç anlayamadım.
Güneşin yerde olduğunu hissetmiştim seni görünce.
Yürüyen bir güneş...
İlk kez karanlığın ışıktan duyduğu korkuyu anladım gözlerini gördüğümde.
Bu birisinden çok hoşlandığımızda duyulan korkudur.
Bütün zırhlarımı kaybettim seni farkedince.
Artık kalbimden başka bir silahım yoktu.
Bana baktığını hayal ediyorum...
Zindandaki şövalye kurtuluyor içimde...
Bana biraz daha bak...
Bütün lanetliler ışığa kavuşuyor içimde...
Yüzleri ilk kez olduğu gibi...
Tertemiz...
Bana biraz daha bak...
Sürülen melek tekrar cennete dönüyor içimde...
Bütün düşenler yükseliyor...
Elimi tut...
Parmaklarını parmaklarımın içine geçir...
Ölmüş olan hayata dönüyor...
Senin ellerin...
Dirilişin Aydınlığıdır sevgilim... 

(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)

GİZ’E ❤️ armağan edilmiştir.







25 Haziran 2021 Cuma

ATEŞ VE SU «GİZ’E..»


Ve ben ateşim. 
Mecusilerin binlerce yıldır taptığı ateş.
Soğumak isteyen. 
Hiç sönmeyen.
Deniz olmak...
Okyanus olmak...
Sonsuz serin olmak...
Ferah / Ve ebedi...
 
(Gaziorhan Çetinsoy / Gizler Prensi)


GİZ’E... ❤️